ANDUMEDIC® 3 PRO
ANDUMEDIC® 3 PRO, özellikle klinik ve profesyonel uygulamalar için tasarlanmış, CLASS IIA sınıfı sertifikalı bir medikal cihazdır. Andulasyon terapi sistemi Kızıl ötesi ısının ve mekanik titreşimlerin kombinasyonu sayesinde, insan vücudu ATP (adenozin trifosfat) üretimini aktive eden fiziksel uyaranlar tarafından uyarılır ve bu sayede, kas sistemi yoğun bir rahatlamaya kavuşur. Bu yolla, ağrı giderimi sürecinde vücut, etkili bir şekilde desteklenebilir.
Bütünsel terapide yepyeni bir boyut...
İyi Bir Kan Dolaşımı
Aktif Bir Metabolizma
Sağlıklı Bir Lenf Akışı
Dengeli Bir Otonom Sinir Sistemi
Daha Hızlı İyileşme
Daha Fazla Enerji (ATP)
Daha Fazla Toksik Madde Atılımı
Daha Az Stres, Daha İyi Uyku
MUTLU YAŞLANMA & AĞRISIZ YAŞAM
Andulasyon Teknolojisi
Andulasyon, sözcük anlamı itibariyle dalga yaratma, dalgalanım anlamı-na gelen “ondülasyon” sözcüğünden türetilmiştir. Andulasyon terapisi; organizmanın korunma sistemlerini ve hücre gelişimini destekleyen, geniş bir frekans alanında dokularda biyolojik rezonans titreşimleri üreten, mekanik vibrasyon ile kızılötesi derin ısının kombinasyonundan oluşan yeni jenerasyon, biyofiziksel bir bütüncül terapi yöntemidir. Bu yeni teknoloji, bilim insanları, farklı alanlardan akademisyenler, spor tıbbı uzmanları ve hekimlerin ortak çalışmaları ile geliştirilmiştir.
5 Biyofiziksel Çalışma Prensibi
İyi Bir Kan Dolaşımı
Sağlığımızın devamı için gereken en önemli unsurlardan biri, iyi bir kan dolaşımıdır. Sağlıklı bir kan akışı, hayati fonksiyonların sürdürülebilmesi için son derece önemlidir. Bunun nedeni, sağlığımız için ihtiyaç duyduğumuz herşeyin vücudumuzdaki ilgili bölgelere kan ile taşınmasıdır. Dolaşım sistemi, bütün organları ve dokuları gece gündüz beslemekle görevlidir.
Bir yetişkinin kalbi, dakikada ortalama yetmiş kez atar ki bu da günde 100.800 kalp atışı demektir. Yaklaşık yetmiş yıllık bir yaşam süresince ortalama kalp atışı sayısı 2.5 Milyar’ı bulmaktadır. Kalp kası, vasküler sistem aracılığıyla günde 7.000 litre yılda 2.5 Milyon litreden fazla kan pompalar. Fiziksel ya da zihinsel gerginlik ve yük ile birlikte, bu miktar kısa bir sürede iki katına çıkabilir. Özetlemek gerekirse; kalp, bizlere uzun bir hizmet süresi ve düşük tüketim ile birlikte mümkün olan en yüksek performansı sunar.
Kronik hastalıkların ortaya çıkmasında en sık görülen benzerlik, bozulmuş bir kan dolaşımıdır. Kötü bir kan dolaşımı söz konusu olduğunda, vücudun pek çok bölgesi, başta oksijen ve enerji üretimi için kullanılan besinler olmak üzere yaşamsal bileşenlerden mahrum kalır. Başlangıçta, hücrelerin, dokuların ve organların fonksiyon kapasitesi düşer. Kan dolaşımı bozukluklarının uzun süre iyileştirilemediği ve devam ettiği durumlar tehlikeli, hatta bazen ölümcül olabilmektedir. Bu noktada, maalesef oldukça sık görülen felci örnek olarak gösterebiliriz.
Daha Hızlı İyileşme
Andulasyon terapisi, kan dolaşımını düzenler, dolayısıyla kan akışını ve kanın viskozitesini iyileştirir. Damar duvarının sağlıklı ve esnek bir şekilde genişleyip daralmasını sağlayarak iltihaplanmaları önlerken, damarları daraltan ve kan akışını bozan plak oluşumunu da engeller, kan basıncını düzenler. Daha iyi bir kan dolaşımı sayesinde başta oksijen ve besinler olmak üzere yaşamsal bileşenler vücudun her noktasına ulaşmış olur.
Andulasyon terapisinin vücuda olan etkileri tarafından tetiklenen, damar sağlığı açısından yaşamsal öneme sahip nitrik oksit (NO) salınımı artar, bu da vasküler duvarların durumu için merkezi bir önem taşımaktadır. Buna ek olarak düzenli Andulasyon uygulaması iyi kolesterol (HDL) seviyesini yükseltirken kötü kolesterol (LDL) seviyesini düşürür.
Andulasyon Terapi Sisteminin Kalp ve Dolaşım Sistemine Etkisi
⦿ Kan dolaşımının iyileştirilmesi
⦿ Yüksek kan basıncının düzenlenmesi
⦿ Kan damarlarının daha sağlıklı hale gelmesi
⦿ Sedimentasyon ve CRP değerlerinde azalma
⦿ “İyi” kolesterolün (HDL) artırılması
⦿ “Kötü” kolesterolün (LDL) azaltılması
⦿ Varisli damar oluşumunun azaltılması
⦿ Her türlü iyileşme sürecinin hızlandırılması
Sonuç olarak “Andulasyon” terapisi ile kan akışı düzenlenmiş ve güçlendirilmiş olup, organizmanın ihtiyaç duyduğu besin öğeleri ve oksijenin biyolojik enerji ATP’nin üretildiği mitokondriye taşınımı daha sağlıklı hale gelir. Böylelikle yaşam yolculuğunu daha canlı ve enerjik sürdürebilme şansımız artar.
Aktif Bir Metabolizma
Metabolizmanın karmaşık çarkı, sağlığımızın bir diğer yaşamsal unsurunu oluşturmaktadır. Günlük olarak tükettiğimiz katı ve sıvı gıdalar ile vücudumuzun fonksiyonlarını sağlıklı bir şekilde gerçekleştirebilmesi için ihtiyaç duyduğu yakıtı ona sağlarız. Ancak söz konusu gıdalardan faydalanabilmemiz için pek çok biyokimsal işlem de gerekmektedir. Örneğin sindirim işlemi ya da süreci çiğneyip yuttuğumuz her şeyden gerçek anlamda faydalanabilmemizi sağlayan metabolik basamaklardan biridir.
Metabolizmanın dişli kutusunda bulunan sayısız çarkın birbirleriyle olan etkileşimi herhangi bir şekilde bozulduğunda oluşabilecek sonuçları hepimiz kolaylıkla öngörebiliriz. Bu kadar bileşeni ve “çalışanı” olan bu karmaşık sistemin herhangi bir yerinde meydana gelebilecek sorun, organizmanın tamamını etkiler. Hatta metabolik sürecin çalışanlarından biri greve gittiğinde (devre dışı kaldığında), işler daha da karmaşık bir hale gelebilir.
Sonuçta metabolizma çarkı, vücudumuzda çok sayıda önemli işlemi aktive etmektedir. Bu işlemler içinde; sindirilme amacıyla besinlerin vücuda alınması ve kullanılması başta gelmektedir. Vücudumuz, bizi hayatta tutan enerjiyi bu besinlerden elde eder. Bunun yanında toksinler ve diğer atık ürünler gibi metabolik ürünlerin atılması da söz konusu metabolik süreçte önemli bir yer tutmaktadır.
Yeterli düzeyde aktif olan bir metabolizma, sağlıklı kalmanın veya sağlığın yeniden kazanılmasının temel bir ön koşuludur.
Daha Fazla Enerji (ATP)
Hücrelerimizin canlılığı ve sağlığı, sağlığımızı kazanmamız ve sağlıklı kalmamızın en büyük teminatıdır. Yaşamın yapı taşları olan hücreler, yüksek derecede verimli, minyatür ve son derece karmaşık fabrikalardır. Yaşamsal faaliyetlerimizin devam etmesi için gereken her şey, gece ve gündüz olmak üzere vücudumuzda bulunan yaklaşık 100 Trilyon (14 sıfırlı bir sayı – 100.000.000.000.000) hücrede gerçekleşmektedir. Andulasyon terapi sistemi, hücre dediğimiz bu minyatür fabrikaların sağlıklı çalışmasını sağlayan biyolojik enerji ATP (adenozin trifosfat) üretimini uyaran elektriksel mikroakımlar üreterek hücre sağlığının korunmasına destek verir. Hücre sağlığının geliştirilmesi bütüncül sağlığımızın en önemli güvencesidir.
Bu bağlamda Andulasyon terapisi bir yandan hücre sağlığını geliştirerek öte yandan diğer otojen sağlık kaynaklarının çalışmasını kolaylaştırarak sindirim sisteminin ve metabolizmanın sağlıklı çalışması için gereken zemini oluşturur.
Andulasyon Terapi Sisteminin Metabolizmaya ve Enerji Üretimine Etkisi
⦿ Metabolizmanın yoğun bir şekilde uyarılması
⦿ Visseral/iç organsal yağın (karın bölgesindeki tehlikeli yağ) azaltılması
⦿ ATP üretiminin uyarılması
⦿ Bağırsakların çalıştırılması
⦿ Organlardaki kan dolaşımının uyarılması
⦿ Kolajen üretiminde artış sağlanması
⦿ Sağlıklı doku yapılanması
Sonuç olarak “Andulasyon” ATP (adenozin trifosfat) üretimini uyarmasının yanı sıra 2,5 saatlik yürüyüş ya da 1 saatlik spor sonucu oluşan kazanıma eş değer bütüncül bir fayda sağlar.
Sağlıklı Bir Lenf Akışı
Lenfatik sistem, dolaşım sisteminden bağımsız olarak çalışan ve hayat ağacı da denilen vücudumuzun tamamına yayılmış ikinci bir dolaşım sistemidir. Ancak kan dolaşımı, arter (atar damar) ve ven (toplar damar) gibi iletici ve toplayıcı sistemlerden oluşurken, lenfatik sistem tek yönlü bir yol gibi sadece toplama işlemi yapar. Görevleri; kandan filtrelenip oluşan hücrelerarası sıvıyı tekrar kana taşıyıp dokuların sıvı dengesini korumak, İmmün sistemi desteklemek, Bağırsaktan yağ asitleri, glikoz ve bazı vitaminleri emerek kana taşımak, Doku ve hücrelerdeki atıkları, ölü hücreleri, bakteri ve mikropları, dolaşım sistemi ile taşınamayan büyük protein parçalarını toplayıp makrofajlarla temizleyerek taşımaktır.
“Hücre etrafındaki büyük proteinler neden uzaklaştırılsın ki, protein işte yararlı değil mi?” gibi bir soru akla gelebilir. Büyük proteinler sünger gibi su ve birlikte sodyum emerek hücrelerarası alanı adeta geçilmez bir duvara dönüştürebilir ve bu durumda hücrenin içine oksijen ve besinlerin girebilmesi mümkün olmaz. Bunun yanısıra “sodyum potasyum pompası dediğimiz yaşamsal fizyolojik mekanizmayı” da bozar. Yani, büyük proteinlerin dokular arasından uzaklaştırılması sağlık açısından o kadar önemlidir ki, lenf sisteminin 24 saat dahi çalışmaması metabolik atıklar ve zararlı organizmalar nedeniyle bizi ölüme götürebilir.
Sonuç, ekrandaki “game over” yazısı…..
Daha Fazla Toksik Madde Atılımı
Aylarca süren diyetlere ve yeterli miktarda egzersize rağmen fazla kilolarınızdan kurtulamıyorsanız, daha da kötüsü, binbir çabayla verdiğiniz kiloları tekrar geri alıyorsanız; belki de asıl sorununuz , vücutta sıvı birikmesi, sıvı tutulumu veya ödem, medikal tanımıyla lenfatik dolaşım sistemi sorunudur.
Lenfatik sistemin önemi biraz geç de olsa anlaşılmış ve özellikle son yıllarda üzerine yüzlerce bilimsel çalışma gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmaların ortak çıktısı olarak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki: Sağlıklı lenfatik sistem, sağlıklı savunma sistemi ve sağlıklı yaşam demektir.
Andulasyon teknolojisinin eşsiz özellikleri ile üretilen titreşimler, venöz ve lenfatik akışı stimüle ederek dokularda biriken sıvının ve toksinlerin atılmasını sağlar.
Andulasyon, lenfatik sistem yoluyla atıkların kolayca eliminasyonunu ve detoksifikasyonu sağlayarak bağışıklık sistemi ile ilgili bütün fonksiyonlara destek verir.
Andulasyon Terapi Sisteminin Lenf Sistemine ve Detoksifikasyona Etkisi
⦿ Lenfatik sistemin sürdürülebilir aktivasyonu
⦿ Dokuda bulunan su birikintilerinin tahliye işleminin artırılması
⦿ Vücutta bulunan sıvı dağılımının iyileştirilmesi
⦿ Arındırma ve toksinlerin uzaklaştırılması işlemlerinin iyileştirilmesi
Sonuç olarak “Andulasyon” lenfatik dolaşımı destekleyen özel programı sayesinde, bütüncül sağlığımıza bir çok anlamda katkı sağlayan gerçek bir detoks olanağı sunar.
Dengeli Bir Otonom Sinir Sistemi
Lenf ve kan olmak üzere iki adet dolaşıma sahip olduğumuz gibi, “hayat iplerimiz” de somatik ve vejetatif olmak üzere iki farklı sinir sisteminin elindedir. Bu iki sistemden biri olan vejetatif ya da otonom sinir sistemi özerk bir sistemdir ve işini bize sormadan yapar. Dolaşımdan solunuma, sindirimden boşaltıma bütün yaşamsal fonksiyonları yöneten bu sistemin dengede olması bütüncül sağlığımızın en önemli güvencesidir. Çünkü eğer bu sistem dengesini yitirirse onun kontrol ettiği bütün yaşamsal fonksiyonlarda sorunlar başlar.
Dengeli bir otonom sinir sistemini sağlam bina temeline benzetebiliriz. Temelin bozuk olduğu durumlarda oluşabilecek sorunlar binanın çökmesine varabilecek sonuçlar doğurabileceği gibi dengesi bozulan otonom sinir sistemi de çok yönlü ölümcül sorunlara ve hatta ölüme varan sonuçlara neden olabilir.
Bütüncül sağlığın en önemli güvencesi olarak kabul edilen otonom sinir sisteminin dengesini en çok bozan unsur da çağın vebası olarak kabul edilen STRES’tir. Bu bağlamda koruyucu hekimlik kavramının da olmazsa olmazıdır “stres yönetimi”.
Postmodern insanın en önemli “yetkinliği”nin sanal tehdit ve vehim üretmek olduğu düşünülecek olursa, yaşamımız boyunca bu nedenle oluşan ve yönetemediğimiz streslerle sağlığımızı olumsuz anlamda etkilediğimizi söyleyebiliriz. Yönetemediğimiz uzun süreli streslerimiz arttıkça bütüncül sağlığımızın temel dayanağı olan otonom sinir sistemi de dengesini yitirir.
Daha Az Stres, Daha İyi Uyku
Bedendeki kronik strese bağlı yönetilemeyen gerginlik yaşam enerjimizi doğrudan etkiler. Stresle daha etkin bir şekilde başa çıkabilmek için ilk olarak stresin tetikleyicileriyle mücadele etmemiz gerekir. Bu, tam da Andulasyon terapisinin gerçekleştirdiği şeydir. Söz konusu terapi, stresle çok daha etkin bir şekilde başa çıkmamıza yardımcı olur. Andulasyon terapisi, kalıcı bir şekilde tam gaz çalışan sempatik sistemi yatıştırıp parasempatik sistemi stimüle ederek, otonom sinir sistemini dengeye getirir.
Andulasyon terapisi ile kalp atışları ve kan basıncı düzenlenerek kalp ve dolaşım hastalıkları riski azaltılır. Kas gerginlikleri de azaltılarak hareket sistemi olumlu anlamda etkilenir.
Andulasyon Terapi Sisteminin Otonom Sinir Sistemine Etkisi
⦿ Otonom sinir sisteminin dengelenmesi
⦿ Sempatik hiperaktivitenin azaltılıp parasempatik aktivitenin artırılması
⦿ Daha dengeli bir stres yönetimi
⦿ Gerginliklerin azaltılması ve daha etkili bir gevşeme
⦿ Bu gevşeme ile organ sistemlerine bütüncül olumlu katkı
⦿ Daha kaliteli uyku
Sonuç olarak; “Andulasyon” teknolojisinin temelini oluşturan stokastik vibrasyon ile birlikte uygulanan derin kızılötesi ısıyla ciddi bir relaksasyon hissi oluşturulur ve bu da sağlığın korunması ve geliştirilmesinin temel bileşenlerinden biri olarak kabul edilen uyku kalitesine çok ciddi katkılar sağlar. Böylece strese bağlı oluşabilecek bütün kronik hastalıkların bir ölçüde önlemi alınmış olur.
MUTLU YAŞLANMA & AĞRISIZ YAŞAM
Ağrı elbette sevimsiz bir şeydir ancak hayatta kalabilmemiz için de gereklidir. Canımızı yakan şey bizim için yaşamsaldır. Asıl sorun bu ağrının uyarıcı fonksiyonunu yitirip yaşamın her anında var olması ve bir türlü bizi terk etmemesidir.
Yaşam beklentisinin belirgin bir şekilde arttığı günümüzde sağlıklı ve mutlu yaşlanma hepimizin en büyük önceliği haline geldi. Uzun yaşam yolculuğuna ağrının eşlik etmesi bu yolculuğu tatsız ve çekilmez hale getiren en önemli unsurlardandır. Kalıcı veya şiddetli ağrılar, bir ağrı belleğinin oluşmasına yol açar.
Sinir hücrelerimiz oldukça akıllı oyunculardır ve öğrenme konusunda son derece yeteneklidirler. Ancak bazen sinir hücrelerimizin bu öğrenme kapasitesi istenmeyen kronik ağrı gibi
sonuçlar da doğurabilir. Sinir sistemindeki toksik bileşenler ve dengesizlikler de aşırı gerginliklere, gerilimlere yol açarak kronik ağrıyı destekleyebilir.
Şansımıza, kronik ağrı, umutsuz bir çıkmaz sokak olmayıp, doğru bir tedavi ile onu etkin bir şekilde yönetebiliriz. Ancak söz konusu kalıcı ağrıyı birkaç günde etkili bir şekilde dindirmek de çok kolay değildir. Bu şikayetlerin tamamen tarih olması için zamana ihtiyaç vardır. Bu sürenin sonunda ağrı azalmaya başladığında neredeyse yaşama bir sihirli değnekle dokunulmuşçasına etki yaratır ve yüzümüze bir gülümseme katar.
Sonuç olarak; “Andulasyon”, ağrı sinyalleri üzerinde nörofizyolojik ve hormonal bir süperempozisyon oluşmasını sağlar. İlk aşamada, negatif ağrı sinyallerine süperempoze olan pozitif sinyaller tetiklenir. Bu süperempozisyon işleminin sonucu olarak beynimiz, artan miktarda pozitif sinyal ve uyarı almaya başlar, işte bu sinyaller ağrının giderilmesini sağlar. İkinci aşamada ise Andulasyon’un düzenli olarak uygulanması, “vücudun doğal ağrı gidericisi” olarak tanımlanan endorfin salınımı sağlar.
Bu sayfada verilen her türlü bilgi sadece aydınlatma amaçlıdır. Söz konusu bilgiler kişileri enforme etmek amaçlı olup, sağlık hizmeti değildir. Aktardığımız bilgiler, tavsiye niteliğinde olup, reçete ya da tedavi yöntemlerinizi değiştirmeye yönelik protokoller değildir. Tanı ve tedavi mutlaka bir doktor tarafından yapılması gereken son derece ciddi bir işlemdir. Her türlü hastalık ve sair tedavi gerektiren sorunlarınız için lütfen doktorunuza danışınız.